Mehmet Ergün yazdı; Demokrasi ve/veya sandık

Demokrasiyi anlatmak kolay da, yaşanması ve yaşatılması azıcık izaha muhtaç…

Sandık tek başına o izahı kurtarmıyor. Yine de seçim sandığını gözümüz gibi koruyoruz. Üzerinde günlerce, hatta aylarca çalışıyoruz. Kim nerede duracak, saat kaçta çay içilecek, sandık başında kaç kişi olacak, ıslak imzalı tutanaklar, iletişim ve lojistik hizmetleri, oy çuvalları üstünde yatış pozisyonları gibi ince ayrıntılar defalarca yinelenerek öğretilir…

Öğleden önce teorik, öğleden sonra uygulamalı eğitim…

Fakültesi olsa bir diploma daha alınır, kariyer bile yapılır…

Peki neden?..

Çünkü sandık işinde; “hiçbir şey olmasa da bir şeyler olur” el çabukluğu var. Konunun bu kadar gizemli ve esrarengiz olmasından dolayı, demokrasi el kitabında sandığın “esas oğlan” rolünü kimseye kaptırmamasını da doğal karşılamak gerekir.

*

‘Güven’ hem adam ismi hem de güçlü bir duygu…

‘Hırsızlık’ hem ahlaksızlık, hem kanunsuzluk…

Adamın cebinden ha parasını çekip almışsın, ha iradesinin üzerine çökmüşsün, ikisi de aynı kapıya çıkar…

İrade gaspı aparatları bizim günlük hayatta tanıdığımız, güvendiğimiz, halim-selim, paramızı-pulumuzu, evimizi-barkımızı emanet ettiğimiz insanlar. Ancak bu insanlar seçim ve sandık ortamında şaşırtıcı biçimde ruh değişikliğine uğrarlar. Ya oy araklamanın parçası, ya görüp de sırtını döneni veya bilip de susanı olurlar. Neden diye sorarsanız? “filanca da yapmıştı, falan tarihte bizi yakmışlardı” gibisinden laflar ederler…

Çok üzerine giderseniz; “davam” için diyerek işin içerisinden sıyrılıp çıkarlar. O sihirli sözcüğü ise, eylemlerinin kendi vicdan teknelerinde yıkanıp aklanmasına yarayan deterjanı olarak kullanırlar.

Çalarlar ama en küçük bir edep sızısı duymazlar…

                                                                       *

Hiçbir “dava” hırsızlığı üzerine yorgan diye çekmez…

                                                                       *

Gelenin gitmek bilmediği; siyaseti hizmet için geçici birer nöbet değil de bir meslek olarak görenlerin gözünde sandık kutsal kaseye dönüşüyor…

Ne gerekiyorsa yapılmalı…

“Her yol mubah…”

Skor sevdalısı aziz milletimizin gözünü yumarak sineye çektiği böylesi ahlaksızlıkları, kumpasları, akıl ürünü düzmece kayıtları, itibar törpülemeyi demokrasiyle tarif etmek olanaksız. Sonra gelsin dürüstlük, erdem ve değerler söylemleri…

Bu en hafifiyle ikiyüzlülük…

                                                                       *

Utanmanın da bir değer olduğunu anlayacağımız günler ne kadar uzakta…

Bilmiyorum…

Ama çok yakında benzerlerini aratmayacak yoğunlukta yeni bir seçim var…

Hadi kolay gelsin…