Torbalı’nın köklü semtlerinden Yazıbaşı, yalnızca bir mahalle değil; bir tarihin, bir direnişin ve halkın ortak hafızasının adı. Taşlıoğulları’nın 1700’lü yıllarda gelip yerleşmesiyle başlayan bu hikâye, Kurtuluş Savaşı’nda gösterilen kahramanlıklarla destana dönüşüyor.
Bir Yörük Boyunun Hikâyesi
Anlatılanlara göre Yazıbaşı’nın kurucuları, Antalya’dan gelen bir Yörük boyu olan Taşlıoğulları. İki kardeşin köye yerleşme kararı, bugünkü Çeşmederesi’nde akan berrak suyu görmeleriyle başlıyor. Ancak asıl kalıcı olmalarının sebebi, yöre halkının dilinden düşmeyen bir evlilik hikâyesi: Taşlıoğulları’nın küçük kardeşinin oğlu, Davuloğulları’nın güzeller güzeli kızıyla evleniyor. İşte bu evlilik, Yazıbaşı’nın temellerini sağlamlaştırıyor.
Göçlerle Büyüyen Bir Yerleşim
Zamanla Yazıbaşı’ya Candarlılar ve Karamanoğulları gibi aileler yerleşiyor. Kimileri köyü terk etse de kimileri kök salıyor. 1978’de Selanik’ten gelen göçmenlerin katılmasıyla Yazıbaşı’nın nüfusu 400 kişiye çıkıyor. O günlerin büyükleri hâlâ hatırlar: “Selanik’ten gelen aileler, ellerinde sandıklarıyla istasyonun yolunu tuttular. İlk gün herkes birbirine yabancıydı ama kısa sürede aynı sofrada ekmeğimizi paylaştık” derler.
Direnişin Kalbi: Hortuna’lı Hamit Efe
Köyün belleğinde en çok yer eden dönem ise şüphesiz Kurtuluş Savaşı yılları. İzmir’in işgal edilmesiyle Torbalı ve çevresinde korku ve panik baş gösterir. Fakat o günlerde Yazıbaşı halkının kalbine cesaret veren bir isim vardır: Hortuna’lı Hamit Efe.
Hamit Efe ve arkadaşları, Karakuyu, Helvacı ve Dağkızılca’daki Yunan karakollarını basar, işbirlikçileri cezalandırır. Köyün yaşlılarının anlattığına göre, çocuklar Efe’yi gördüklerinde “Geldi mi?” diye sevinç çığlıkları atarmış. Onun adı, köylü için özgürlüğün umuduymuş.
Ne var ki Efe, bir ihanet sonucu can verir. Kendi adamı olan Piç Ali, başına konan ödül için Efe’yi kalleşçe öldürür. Ama halkın dilinde Hamit Efe, hâlâ bir kahramandır. Yazıbaşı’nın kahvehanelerinde, akşam sohbetlerinde onun hikâyeleri nesilden nesile aktarılır.
Belediyeleşme Mücadelesi
1960’lı yıllarda nüfusun artmasıyla köylüler belediye olma kararı alır. 9 Aralık 1973’te bu istek gerçekleşir ve köy, belediye statüsü kazanır. İsim için yapılan toplantıda herkes aynı fikirdedir: “Ovanın başlangıcı” anlamına gelen Yazıbaşı adı, köyün ruhunu en iyi yansıtan isimdir.
Mahalle Olması
2019 yılında kabul edilen Bütünşehir yasası ile birlikte beldelerin kapatılması nedeniyle Yazıbaşı Belediyesi kapatıldı. Yazıbaşı ikiye bölünerek Yazıbaşı Mahallesi ve İstiklal Mahallesi isimlerinde iki mahalle kuruldu. Yöre, Torbalı Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi hizmet sınırlarına bağlandı.
Dağların ve Ovaların Arasında
Yazıbaşı yalnızca tarihiyle değil, coğrafyasıyla da dikkat çeker. Bir yanı Nif Dağı’nın eteklerine yaslanmış, diğer yanı bereketli ovalara açılmıştır. Kel Dağı ve İncirlik Dağı köyün en bilinen yükseltileridir. Ovada ise Bozalan, Ambarlı, Osmanbey gibi mevkiler tarımın kalbi olmuştur.
Bugün Yazıbaşı’nın sokaklarında gezerken, geçmişten izler görmek mümkündür. Taşlıoğullarının getirdiği Yörük kültürü, Selanik göçmenlerinin yoğurduğu gelenekler ve Kurtuluş Savaşı’nın direniş ruhu, mahallenin her taşına sinmiş gibidir.





