Dokuz Eylül Gazetesi yazarı Recai Şeyhoğlu,Torbalı’nın geçmişini ve sosyo kültürel yapısını konu alan bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı;
1990’lardan itibaren hızlı bir sanayileşme sürecine girmiş olsa da Küçük Menderes Havzası’nın verimli mi verimli toprakları üzerinde kurulmuş olan Torbalı, aslında bir tarım kenti. 603 kilometrekarelik bir alan üzerine kurulu. Doğusunda Bayındır ve Tire, batısında Menderes, kuzeyinde Buca ve Kemalpaşa, güneyinde ise Selçuk bulunuyor
Sanayileşmeyle birlikte iç göç açısından da bir cazibe merkezi durumuna gelmiş durumda. Bugün hemen hemen 150 bin nüfusa sahip olan Torbalı çevresinde insan yerleşimlerine dair ilk kanıtların Neolitik Çağ’a kadar uzandığı biliniyor. Adını da antik çağın ünlü kentlerinden biri olan Metropolis, bir diğer adıyla Triyanna ya da Tripolis’ten aldığı rivayet ediliyor. M.Ö. 2500 yıllarında Hititler zamanında yörenin geliştiği, M.Ö. 7. yüzyılda ise zamanının en parlak çağını yaşadığı anlaşılıyor. Sırasıyla; Neolitik, Kalkolitik, Tunç Çağları ile Frigya, Lydia, Pers, Roma ve Bizans dönemlerini, 1071-1317 arasında Selçuklular ve Aydınoğulları, daha sonraları Osmanlı dönemini yaşıyor.
15 Mayıs 1919-7 Eylül 1922 yılları arasında işgal altında kalıyor. Kurtuluştan sonra İzmir’e bağlı bir nahiye oluyor, 26 Haziran 1926’da ilçe haline getiriliyor, 1927’de de belediyelik oluyor. Şair Yunus Koray, yazar Hasan Efe, inşaat mühendisi/ Şair Kader Durmuş ile Torbalı’yı gezerken Goethe’nin Altın Kubbeli Başkent Kiev için söylediği o güzel sözleri uçuştu gözlerimin önünde: “İçinde bahçeler olan çok şehir gördüm ama bahçe içinde tek bir şehir gördüm. O da Kiev’di!”
MİNİ BİR KİEV GİBİ
Şehirlerin anası olarak nam salmış olan Kiev’in adeta bir orman kenti olduğunu görenler bilir. Bir hafta kadar yaşadığım o kenti unutamıyorum. Torbalı da parklarıyla Mini Kiev gibi. Kiev’den farkı, suları akmayan çeşmeler ve susuz olan havuzlar…
Torbalı’nın parklarında yürümek, çay içmek ve dinlenmek ayrı bir zevk… Yıllara meydan okurcasına serpilip gelişmiş çam, çınar, sedir ve manolya ağaçları arasında dolaşırken mali piyasaları yakından takip eden/ değme ustalara taş çıkartacak derecede mükemmel bir marangoz olan/ alafranga müzik düşkünü/ Arap harflerinin kullanımına isteksiz/ hassas dengelerin ve itidalin adamı/ bir milyon beşyüz bin kilometrekare toprak kaybına neden olan 'Sultan İkinci Abdülhamit ve Çiftlikât-ı Hümâyûn' konusunu da belediyenin bastığı bir kitaptan okuyup Torbalı hakkında zenginleşebilirsiniz pekala… (Aydın Vilâyeti Salnâmelerinde Torbalı ve Sultan II. Abdülhamid’in Hayır Eserleri-2012/ Yabaneri Matbaacılık)
Salnâmenin ‘yıllık' anlamına geldiğini belirtmiş olalım bu arada. Demiryolu yakınındaki çamlığın geçmişi, Abdülhamid’in padişahlığı dönemine rastlıyor. At koşularının yapılıyor olması da… Çamlık Kafe ve Hipodrom Kafe’de mola verip birer çay için lütfen… Beyaz Kafe ile İstasyon Kafe’yi de unutmayın ama… Belediye Başkanı, yurtdışındaki bir kentte gördüğü kafeden etkilenip yaptırmış Beyaz Kafe’yi yanılmıyorsam…
GÜNDEN GÜNE CANLANIYOR
İngilizler tarafından yapılmış olan İzmir-Aydın Demiryolu Hattı nedeniyle Anadolu’da ilk tren seferleri İzmir- Torbalı arasında başlıyor. Bu seferler, doğaldır ki halkın gündelik yaşamını da değiştiriyor, Torbalı da günden güne canlanıyor. İkinci gelişme de Sultan Abdülhamid’in burada ve çevresinde çiftlikler edinmesi…
Neden Torbalı’da mülk edindiği, çiftliklere yatırım yaptığı ve köyleri imar etmek için neden çok paralar harcadığı konusu 'açıklanması gereken bir konu' olarak yer alıyor o kapsamlı kitapta. 1879’da medrese olarak yapılmış olan Yeniköy Mahallesi’ndeki Tarihi Abdülhamid Seyir Köşkü, ilçede görülmesi gereken mekânlardan… Tulum Mahallesi’ndeki Tulum Köyü Camisi’ni de Sultan A. yaptırmış.
60 ÜLKEYE DOMATES
Kurutulmuş domatesleri fabrikalarda işleyerek başta ABD ve Kanada olmak üzere 60 ülkeye ihraç eden Torbalılılar domatesi 'kırmızı altın' biliyor. Aynı zamanda bir buçuk milyon zeytin ağacına sahip olması nedeniyle ilçe, bir zeytin cenneti… Her yıl zeytinin festivalini bile yapıyor. İlçe, silajlık mısır üretiminde de bir marka. Beyaz altın olarak adlandırılan pamuk da ilçenin en önemli zenginlik kaynaklarından.
Efeoğlu Tabiat Parkı, ilçenin görülmesi gereken adreslerinden... 23 hektarlık bir alana sahip olması bu parkı görülmezse olmaz yapıyor. 2012 yılında hizmete girmiş olan Masal Dünyası Parkı, çocuklar için geliştirilmiş bir proje. Özelliği ne derseniz; açık hava olmasına karşın bu parkta sigara içilmiyor. Ayrancılar’daki Suyunbaşı Mesire Alanı, ilçenin diğer önemli akciğerlerinden. Göletleri, yeşil alanları ve şelalesiyle burası da cennetten bir köşe.
Abdülhamid döneminden kalma tahıl ambarının restore edilmesiyle Torbalı harikulade bir kültür mekânına kavuşmuş: Kent Arşivi ve Tanıtım Merkezi. İlçenin tarihine ışık tutan bu merkezin benzeri ne Konak’ta ne de Karşıyaka’da bulunuyor. Bu merkez anlatılmaz, ya ne yapılır derseniz; illâ görmelisiniz!
Balkan ve yörük yemekleri
'Coğrafyası mükemmel de yemekleri nasıl acaba' diye düşünüyorsanız, onu da düşünmeyin bence. Nüfusun çoğunluğunu oluşturan Balkan göçmenleriyle yörüklerin mutfağı ilçenin yemek kültürünün temelini oluşturmuş adeta.
200 yıl kadar önce yapılmaya başlayan deve güreşleri, burada belediye tarafından her yıl Geleneksel Deve Güreşleri Festivali olarak sürüyor. Geçmişte Osmanlı ordularına at yetiştiren Torbalı, bugün de her nisan ayında Rahvan At Yarışı adı altında bu şölene ev sahipliği yapıyor. İlçenin mehter ve bando takımı da özel günlerde vatandaşlarla buluşup mini konserlerini sürdürüyor.
Festivaller ve şenlikler diyarı olan Torbalı’da zeytin festivali dışında tiyatro, yörük, börülce, incir, uçurtma keşkek festivalleriyle kurtuluş şenliği, Metropolis Konseri, Nostalji Geceleri, Tohum Takas Şenliği ve Hıdrellez Şenlikleri de düzenli olarak sürüyor.
Havalimanına 30, İzmir Limanı’na ise 50 kilometre uzaklıkta bulunması, tarım ve sanayiye dayalı ekonomisi ile çok değerli bir konumu olan ilçenin Dağteke Mahallesi, metal çürütücü özelliğe sahip şifalı suyuyla meşhur. 6 Mayıs 2015’te açılan Key Müzesi, 'Türkiye’nin en büyük klasik otomobil müzesi' özelliğini taşıyor.
'Ne çok severdim'
Ana Tanrıça Kenti anlamına gelen Metropolis Antik Kenti, Torbalı’ya 12 kilometre uzaklıktaki Yeniköy ile Özbey mahalleleri arasında kalan bir tepe üzerine kurulmuş. Ünlü coğrafya bilgini Strabon, burayı ünlü şarap merkezleri arasında sayıyor. 3 bin 600 kişilik oturma kapasiteli tiyatrosunda bir oyun izlemedim ama yüzlerce/ binlerce yıla meydan okuyan taş oturaklarında bize burayı anlatan Arkeolog Yılmaz beyin sözlerine kulak verdim.
Güzelliklere imza atmış Torbalı, zengin tarihi ve coğrafyasıyla insanı etkiliyor.
Sokaklarını arşınlıyorken 6-7 kütüphanemizin açılış konuşmasını yapan rahmetli şair-yazar, gazeteci Dinçer Sezgin’in Tepeköy-1939 doğumlu olduğu düşüyor aklıma. Evinde yaptığımız bol kahkahalı muhabbetler geliyor gözümün önüne. Ne çok severdim onu…
Ona olan sevgimin büyüklüğünden olsa gerek, Torbalı’nın dillendirilesi/konuşulası sorunlarına burada değinmek istemiyorum nedense… Onu üzerim diye mi böyle düşünüyorum, bilemiyorum.
Yunus Koray ve Tataryen Lokman akıllılık etmiş, nemli Antalya’yı terk edip buraya yerleşmişler. Kim bilir ne güzel şiirlere imza atacaklar bu güzelim topraklarda…
Torbalı toprağı, adamı arkeolog/ antropolog yapmazsa da şair yapar gibi geldi bana.
Goethe, buradaki tarım arazilerini görüp de bir şey yazmayacak ha, düşünemiyorum!